1 Mart 2010 Pazartesi

Beni kovacak kimsi yok ki!




Geçen hafta üçlü zirveden çıkıp, il başkanlarına seslenen Başbakan Reçep Tayyip Erdoğan’ı dinleyince bana da bir şeyler oldu! Başbakan ‘baş kakan’ gibi, gazete patronlarının başlarına ‘kaka çaka’ ‘çaka kaka’ ‘paralarını siz veriyorsunuz. Yazdıklarından da siz sorumlusunuz’ deyince ‘basın özgürlüğü’ falan filan kalmadı. Ne basını, ne gazetesi, ne televizyonu! Sizler iş adamısınız, o kadar’ dedi. Yani ben gazete mazete tanımam dedi.
E şimdi sana ne oldu diyebilirsiniz? Ben o konuşmayı dinleyince biraz kimyam değişti. Beraber çalıştığımız Ali Murat’a, “bu hafta manşet ne yapalım” derken birden “keçiler” geldi aklıma.
Geçen lokantada; ‘oğlak eti çıkmadı mı daha’ dediğimde; rüyanda görürsün demişlerdi. Benim burcumda oğlak olduğu için severim etini.
Hem patron falan da kızmaz bu manşete diye düşündüm.
Velhasıl haberi manşete oturduk. Okumuşsunuzdur.
Ama bu arada Ali Murat çok ciddi olduğumu ve haberi de yazdığımı görünce; ‘abi sen ciddi misin ya! Şimdi oğlak haberini mi manşet yapacaz’ diye çıkıştı. Ben de evet, ne güzel haber işte dedim.
Allah Allah dedi. Abi dedi; sana bişeyler oldu Başbakan’ı dinlediğinden beri. Ne güzel hiç dinlemezken gayet iyiydin. Açma şu televizyonu. Gazeteden oku ne dediğini…
Evet Ali Murat haklıydı. Televizyondan izlememeliydim konuşmaları. Etkileniyorum..
Sonra Ali Murat bana döndü; ‘abi sen patronsun biliyorsun, seni kim kovacak. Sen gazetecisin abi kendine gel’ deyince uyandım.
Ve şükrettim halime..
Ama yinede normale dönmem için biraz daha televizyondan uzak durmam lazım. Çünkü birden çıkıyor insanın karşısına. Bu canlı yayın işine belli olmuyor. Tak karşında Başbakan! Nereye kaçacaksın, hangi kanala tüğsen yine Başbakan!


İşimize dönelim o zaman

 Evet işimize dönelim. Bizim görevimiz kamu adına halkı aydınlatmak. Kamunun, halkın sesi olmak. Yüreği olmak..
Bunlar gerçekten çok yüce değerler. Bu değerleri korkmadan; satmadan savunmak zorundayız. Hürriyet Gazetesinde yetişen bir gazeteci olarak, Simavi’nin sözü hep aklımdadır; ‘kalemini kır ama satma’
Biliyorsunuz Vergi Haftası kutlandı. Defterdar Sacide Şakar hafta boyunca ziyaretler gerçekleştirdi. Kabuller de bulundu. Orada söylediği bir söz dikkatimi çekti; ‘550 adamım var. 550 inşaat var. Hanginin başına gidiyem’
Bizim gördüğümüz yeni yetme müteahitleri; siyah ciplerini gördüğünü ima etti.
Sanırım vergi adaletiyle ilgili konuşuyordu. Yani denetimlerimizi çok zor şartlarda yapıyoruz demeye getirdi. Yetersiz insan gücü..
Oysa Maliye Bakanlığı’nın bütçeden aldığı pay bir hayli yüksek. Ama yine de sorun çözülemiyor. Buna karşı iş arayan binlerce muhasebe elemanı boşta geziyor. SMMO Başkanı Hakkı Alacaoğlu, muhasebe bürolarının hızla arttığını söylerken bunu tam anlatmasa da gerçek buydu.
Öbür yandan maliye çalışanları sendikası da bir açıklama yaptı; ücretlerin yetersizliğinden yaptıkları işe karşılık aldıkları payın azlığından yakındı. Haklı olarak.
Kurum müdürleri bu konularda fazla sesini çıkaramıyor. İpler siyasetin, iktidarın elinde.
Mesela yine savcıları hakimleri konuşuyoruz. Türkiye’nin gündemindeler. Hükümet yargı reformu derdinde. Ama onlara derdini soran yok. Adalet Bakanlığı mütçeden yüzde 1 bile pay almıyor. İçler acısı bir durum. Dört bine yakın hakim savcı açığı var.
Çanakkale Adliyesine baktım. Başsavcımız Fevzi Argıç ile beraber dokuz savcı görev yapıyor. Keza hakimler de aynı. Ağır Ceza Hakimi Hayri Demir ile birlikte 12 hakim görev yapıyor. Binlerce dosya önlerinde.
İçinde oturdukları bine ise çürük. Öyle böyle değil resmen çürük. Olası bir depremle yerle bir olacak bir bina. İçinde adalet dağıtılıyor.
İşte adaletli bir şekilde vergi toplamaya çalışan bir kurum ve adalet dağıtan diğer kurum. İkisin de hali ortada.
Vekillerimize saygılarımla…