17 Nisan 2010 Cumartesi

Bu doktarlarla ilaççılar ne yer, ne konuşur?


Hep dikkatimi çeker, bu ilaç mümessilleriyle bazı doktorlar birbirlerini çok severler! Neredeyse yedikleriyle içtikleri ayrı gitmez! Yardımlaşma, kaynaşma, gülüşme vs. vs.. Birbirlerine olan tutkunlukları özendirecek seviyededir. Tabi sonuçta halkın sağlığı söz konusudur. Siz zannetmeyin ki, lüks lokantalarda ve otellerde bir araya gelince sadece gülüp oynuyorlar; hayır. Kesinlikle; halkın sağlığını nasıl düzeltiriz diye konuşurlar hep!
Bu ilaç firmaları o kadar yardımsever, o kadar ince düşüncelidir ki; bazı doktorları hiç yalnız bırakmaz. Arada onlara hediyeler alırlar. Gezmelere götürürler.
Bu ilaç firmaları çalışanlarına da çok özen gösterir. Altlarına son model arabalar verir. Erkekler kaliteli takım elbiseler giyer. Kadınlar hep güzel giyinir. Topuklu ayakkabı en vazgeçilmezdir bayanlar için! Hergün hastalarla uğraşan doktorların morali yüksek tutulmalıdır ne de olsa.
Evet sağlıksız ve savruk bir ilaç tüketim alışkanlığı olan bizim gibi ülkelerde bunlar yaşanır. Baş döndürücü rantlar çıkar ortaya. 8 liralık ilaç olar 80 lira. Herkes kazanır mutlu olur! İşte bide bu operasyonlar falan olmasa! Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda eczanalere yönelik de bir operasyon gerçekleşmişti. Memleketin anlı şanlı eczacıları yok olup gitti!
Yazık bu millete.
Yapanlara da yazıklar olsun. Dürüst çalışan doktorlar ve ilaççıları tenzih ederim. Canla başla çalışan yöneticilerinden ellerinden öperim. Ama hırsına kapılanları da başka şekilde öperler! Doğrusu da bu…


Domuz ile ineğin hikayesi

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde cimri mi cimri bir adam varmış. Adam cimri olmasına 
cimriymiş ama, cimri olmaktan da utanırmış aslında. Düşünmüş, taşınmış bilgeliğine hayran olduğu 
bir kişiye akıl danışmış. Çevresinin sevgisini kazanamamaktan, beklediği saygıyı görememekten 
yakınmış. 
    Bilge, adamı dikkatle dinlemiş, sonra dingin sesiyle özlü bir öykü aktarmış: 
    Çiftliğin birinde domuzun biri, komşusu ineğin insanlardan gördüğü itibarı kıskanır, işin kötüsü 
bunun nedenini de hiç anlayamazmış. Günlerden bir gün komşusu ineğe insanların kendisini hiç 
sevmediğinden dert yanarak: 
    "Sen onlara süt veriyorsun, ben ise daha fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, 
derimden ayakkabı, kıllarımdan en iyi fırçalarını yapıyorlar. Dişlerimin kıymetine ise nerdeyse paha 
biçemiyorlar. Yine de niye beni senin kadar sevip saymıyorlar?" demiş. 
    İyi yürekli inek şöyle bir iç çektikten sonra: 
    "Belki de dostum" demiş.
  1- Geçici cevap   ''bu verdiklerinin kıymetini sen hayatta iken anlayamazlar emin ol arkandan dualarını esirgemeceklerdir'' der domuz mutlu olur
  2- Gerçek cevap "Sen bütün bunları ancak öldükten sonra , ben ise hayatta iken 
verdiğimdendir."