Bugün 23 Nisan. büyük büyük koltuklarda oturanların yerine, küçük küçüklerin oturduğu iki üç dakikalığınına renkli pozların verildiği gün. Onun için ben de bir küçük bir gazeteci olarak, bu büyüklerimi daha iyi değerlendirmek için Dr. Serra Menekay Oncel derlediği bir araştırmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu anlamlı günde, birazcık olsun çeveremizi daha iyi değerlendirmek adına sanırım faydalı olur. Psikologlar Justin Kruger ve David Dunning'in tarihe geçmelerine vesile olan
teorileri özetle, "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan
güvenini artırır" der.
Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan
araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır:
-Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
-Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
-Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp
anlamaktan da acizdirler.
-Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar,
niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar..
Değerlendirme zaafı:
İki uzman daha sonra, bu teorilerini test etme fırsatı da buldular. Cornell
Üniversitesi' nden 45 öğrenciye bir test yaptılar, çeşitli sorular sordular.
Ardından öğrencilerden "testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını
tahmin etmelerini" istediler.
En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin),
testin yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar
yüzde 70'e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı.
En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü
denekler olduğu (soruların yüzde 70'ine doğru cevap verdiklerini
düşündükleri) görüldü. (Not: Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000
yılında Ig Nobel * de kazandılar.)
Çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten
acizdir. Ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme"
kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması.
Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi.
İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını
övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan
en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. Aksine bunu bir "hak"olarak
görecektir.
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında
"fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne
çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar,
kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için
kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri
tarafından "ihtiras eksikliği" ile suçlanacaklardır. Sonuçta, "kifayetsiz
muhterisler" her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha
yukarılara çıkacaklardır.
Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak verecek misiniz ?
teorileri özetle, "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan
güvenini artırır" der.
Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan
araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır:
-Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
-Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
-Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp
anlamaktan da acizdirler.
-Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar,
niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar..
Değerlendirme zaafı:
İki uzman daha sonra, bu teorilerini test etme fırsatı da buldular. Cornell
Üniversitesi' nden 45 öğrenciye bir test yaptılar, çeşitli sorular sordular.
Ardından öğrencilerden "testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını
tahmin etmelerini" istediler.
En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin),
testin yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar
yüzde 70'e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı.
En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü
denekler olduğu (soruların yüzde 70'ine doğru cevap verdiklerini
düşündükleri) görüldü. (Not: Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000
yılında Ig Nobel * de kazandılar.)
Çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten
acizdir. Ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme"
kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması.
Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi.
İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını
övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan
en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. Aksine bunu bir "hak"olarak
görecektir.
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında
"fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne
çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar,
kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için
kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri
tarafından "ihtiras eksikliği" ile suçlanacaklardır. Sonuçta, "kifayetsiz
muhterisler" her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha
yukarılara çıkacaklardır.
Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak verecek misiniz ?