27 Ağustos 2010 Cuma

AKP ile birlikte Çanakkale'de ne değişti?

Düşünelim biraz bakalım. AKP iktidara geleli sekiz yıl oluyor. Bu dönemde Çanakkale'de neler değişti; neler oldu?

Tepeden başlarsak en başta üç vali değişti; Süleyman Kamçı yaklaşık altı yıl görev yaptığı Çanakkale'den, rütbe alarak Antep'e gitti. Ondan sonra gelen Orhan Kırlı iki yılı aşkın görev yaptıktan sonra merkeze alındı. Şimdiki Vali Abdülkadir Atalık halen görev yapıyor.

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası değişti. Niyazi Önen önderliğindeki 27 yıllık ekip toz duman oldu. Yerlerine Kale gurubunun önderliğinde karma bir yapı geldi.

Kepez Limanı ihale edildi ve çalışmaya başladı.

Havaalanı aktif hale geldi.

Üretiminin tamamını Biga'ya kaydıran İÇDAŞ bölgenin en büyük sanayi kuruluşu olduğu gibi; Türkiye'de de ilk ona girmeyi başardı. Çalışan sayısı beş bine dayandı..

Çanakkale'deki iki devlet yatırımı; Sümerbank Suni Deri fabrikası özelleştirildi.. Adamlar paranın yarısını hurdalarından çıkardı. Binalar çürümeye terk edildi. Kanyak Fabrikası özelleştirildi. Üç kuruşa alan akıllı adamlar, 30 kuruşa sattı! Buralarda çalışan işçilerin çoğunluğu emekli oldu.

Kepez Beldesinde AKP rüzgarı esti. SGK, Tıp Fakültesi, TOKİ vb.. devlet kurumları burayı mesken tuttu.

Devlet Hastanesinde Başhekimlik sorunu kalmadı; hastane sanki yeniden inşa edildi.

Çanakkale küçüktür, şirindir bizimdir mantığıyla yollar öylece kaldı.

Gelibolu Yarımadası ve şehitlikler yeniden keşfedildi. Her yıl binlerce insan buralara taşındı. Sonunda paralı girişli oldu.

Güzelyalı eski havasını kaybetti. Köye döndü..

Kepez Limanında ortaya çıkan ve Çanakkale Belediyesine de buluşan atık skandalı ucuz atlatıldı..

AKP'de faaliyet gösteren hpiçbir yerel yönetici parmakla gösterilecek bir etkinliğe ya da popülerliğe erişemedi..
Milletvekili İbrahim Köşdere tarih olurken; Mehmet Daniş yoluna devam etti..

CHP'de süren med cezirler partiye büyük zarar verdi. Bu arada kıdemli milletvekili Ahmet Küçük yoluna devam etti..

MHP'de Rıdvan Uz dönemi başladı; halen sürmekte..

ANAP ve DYP tarihe karıştı; Ersümer'den başka hiç kimse kalmadı...

Çanakkale'nin ilçelerinde tarih yazan Ali Sarıbaş, Şükrü Kemerli tarih oldu..

Karizmasıyla ve işbilirliğiyle gelecek vaadeden İsmail Özay ıskartaya ayrıldı..

Bir dönemin üçlü saçayaklarından birisi olan Niyazi Önen, istikrar için hükümet yanlısı tavrına devam etti..

Bir Şinasi Haznedar Kültür ve Turizm Müdürü oldu; Çanakkale'ye şenlik geldi..

Tahir Demir adında bir vali yardımcısı Terzioğlu Vakfı'na üye oldu; vakıf ne olduğunu şaşırdı!

Kanal 17 markasıyla yarattığımız televizyon kanalı tarihe karıştı; ancak burada yaptığımız proğramlardan gelen davalar benim belimi büktü. 17 bin liralık tazminat davası ve artı 7 dava ile beni de Çanakkale'de ulaşılması zor bir rekora taşıdı..

Turhan Narler ve Yaşar Türe rahmetli oldu; galiba sıra bize geldi...

İyi haftalar Çanakkalem...

19 Ağustos 2010 Perşembe

Bu CHP örgütüyle hiçbirşey olmaz..

Pazartesi günü 'AKP anayasasına hayır' toplantısı için Türkan Saylan Sosyal Tesislerindeydik.. Ankara'dan dört milletvekili gelmiş, millete neden hayır diyeceklerini anlatacaklar..Baktım baktım, sanki huzurevi toplantısındayız! Genç insan diye birşey yok.. Sen ben bizim oğlan. Hep aynı yüzler, aynı isimler.. Bu partide herşey o kadar kalıplaşmış ki; sol tarafa belediye başkanları, sağ tarafa ilçe başkanları.. Bak allah bak; birbirlerine bakıp duruyorlar. Oturma sarıları bile aynı neredeyse.
Çanakkale'ye gelen milletvekilleri bizden sorumlu olduğu için; sanki yoklama falan yaparlar diye büyük başların hepsi gelmişti. Salona baktıkça içim karardı. Milletvekili seçeceğiz. Kim olacak. Yüzler hep aynı. Hepsini aşağı yukarı tanıyorum. Keza ilçe başkanları desen onlar da aynı. Yeniceli Musafa Ege'ye daha kendimi tanıtamadım! Adam da müthiş bir hafıza var ki sormayın! Yenice'nin oyları ondan hep yükseliyor. Kaç yıldan bu yana ilçe başkanı kendisi de hatırlamaz sanırım!
Ankara'dan ilk geldiğimde izleninim şu olmuştu: Ya bu CHP kordon boyu partisi gibi demiştim. Biraz da emekliler falan işi idare ediyorlar diye yazmıştım. İnanın 11 yıl oldu o günleri bile aratır hale geldi bu parti. Gençlik diye bişey yok. Var olan üç beş gençte iş güç sahibi oldu gitti. Yerlerine yenileri de gelmiyor. Gel de Neşat Önder'i arama..
Partiye bakıyorum içler acısı. Bir yanda sözde bilmem ne gurup.. Kahvehane gibi toplaşıp, Serdar'ın, Ahmet'in dedikodusunu yapıyorlar. Bir tarafta sen ben bizim oğlan partiyi ele geçirdik trampet çalıyor!.. Ülgür Başkan Muharrem Erkek, İsmet Güneşhan ve Remzi Yiğit üçlüsü..
Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan oldu partiye akın var akın diye haberler yaptık günlerce.. Ama o akından ortada bişey yok. Ne oldu yeni kayıt yaptıranlar; hiçbiri ortada yok!
Refaranduma az bir süre kaldı. Ondan sonra genel seçimler var. CHP Çanakkale'de bu örgütle seçime giderse inanın hali hazırdan başka birşey çıkmaz ortaya. Kazara birinci parti olursa iki milletvekili çıkarır, hepsi o kadar.

Festivaller oldu bitti, paralar da gitti..

Bu festivaller ne işe yarar diye sorsak herkesden bir fıkir çıkar mı çıkmaz mı? Çıkar.. Ne deriz peki; ya eğlendik baya mı!.. Ya da şehrimizin, ilçemizin, beldemizin tanıtımı oldu mu?
Bakın 47'ncisi düzenlenen Troia festivali oldu bitti. Işın Karaca konseri dışında fazla da ilgi falan görmedi. İşte dışardan gelen halk dansları toplulukları da mahallelerde oynadı zıpladı!.. Alsana festival. Kaç para harcandı? 300 bin lira.. Bunu Başkan Gökhan açıkladı.
Peki bu paraya bu festival ne kadar zevk verdi?
Sadece Çanakkale değil ki; Gelibolu, Lapseki, Ecabat, Küçükuyu, Gökçeada.. Say saya bildiğin kadar.
Toplam harcanan para sizce ne kadardır?
Halkdansları na malk danslarına bişey demem. Onlar karın tokluğuna oynamaya geliyor. Esas parayı götüren sanatçı kardeşler..
En şaşalısı sanırım Geyikli oldu. Başkan Mustafa Çiçek çoşturdu milleti..
Ya bu sıçaklardan benim beynim döndü.. Ya da bu festival işi biraz abuklaştı gibi geliyor bana.. Format hep aynı. Bütün festivallerde. Ya o sanatcılara o kadar para vermek zorunda mıyız? Ya da illa şarkıcı türkücü getirmek zorunda mıyız?
Bilemiyorum. Ben gazete çıkarıyorum. Bu gazeteyi de belediyelere postayla gönderiyorum. İnanın yarıdan fazlası faturayı geri gönderdi. Paraları yokmuş! Diyorum ki, haberlerinizi yapalım. Beldedinizi tanıtalım. Yok. Akıl edipde bir tane basın bürosu dahi kurmayan belediye var. Kardeş sen nasıl kendini tanıtacan! Allahın adamı!
Ondan sonra geçen Karabiga Belediye Başkanı çıkmış; tarih kokan beldesini kimse tanıtmıyor diye yakınıyor. Abe kardeşim sen bir yıl boyunca okuduğun gazetenin parasını dahi vermezsen, faturayı yüzümüze çarpar gibi geri gönderirsen kim tanır seni! Milyarlarca lira para verip türkücü getirsen ne olur ki! Bir gece o türkücüyle yemek yersin belki. Vatandaş da türkü dinler..
Bu kafalarla siz anca türkücü popcu tanırsınız arkadaşlar.. Bizi tanımanıza gerek yok! Selam dahi vermeyin.. 


11 Ağustos 2010 Çarşamba

a - salaklar diyarına döndük...

Nüfusuna oranla en çok salak ve asalak barındıran il hangisidir diye bir araştırma yapılmadı. İşte bi rahmetli Aziz Nesin'in sözü var o kadar. Geçen de yazmıştım; İstikbal Mobilya'nın patronu Kayserili Mustafa Baydok gelmiş, ÇTSO'da bizi göklere çıkarmıştı. Ve bizde inanmış, ulan neymişiz beya diye diye bir hal olmuştuk. Konuyla ilgili çok derin düşünceler üretmiş, gazete sayfalarında tartışmıştık. Şimdi bu hafta yine bir Kayserili geldi.. Vaziyet gene aynı. 'Çanakkale ekonomisi, Türkiye'ye oranla çok çok iyi' dedi Rifat bey. Sağolsun bizi mutlu etmek için elinden geleni yaptı. Ticaret ve Sanayi Odaları ve Borsaları üyelerinin aidatlarıyla yürüyen kervanı Çanakkale'yi onurlandırdı. Aidatlarını ödeyerek odaya üyelik vazifelerini yerine getiren mükellefler tarafından alkışlandı. Onur konuğu oldu. Onun burada bulunması vergi sıralamasında üst sıraları paylaşanlara büyük bir haz mı verdi; ne oldu bilmiyorum. Ama bildiğim birşey var. Kristal plaketler üzerinde isimleri yazan çoğu mükellef ve firma şuan batık durumda. Ki onlar oraya dahi gitmedi. Sıralamaya girmiş, vergisini ise ödeyememiş ve de her geçen gün yediği faizlerle borçları ikiye üçe katlanmış mükelleflerin adlarına düzenlenmiş kristal plaketleri görünce içim bir tuhaf oldu. Adeta parlak mezar taşları gibi geldi o plaketler bana...

Onun için başlığa a - salaklar diyarına döndük dedim. Bu cümlenin iki anlamı var yanlız. Birincisi 'asalaklık', ikincisi ise 'salaklık'.. Birbirini destekleyen şeyler bunlar. Asalakları bilirsiniz. Her yerde mevcutturlar. Ekşi sözlükte onları on madde de tarif edeler; Salak olmayan zeki.. çevrenizde bulunan ve karşınıza sık sık çıkabilecek bir insan türü. sizdeki herşeyi paylaşmaya hazırdır. Ama siz onun hiçbirşeyini paylaşmaz, zira, kendisi gibilere karşı hiçbirşey sahibi değildir. Enteresan bir yaşam formu.
aslında asalaklar birazcık akıllı olsa veya kaynakların etkin kullanımı hakkında öğretiler ile donatılabilse, "süper bir yaşam formu"na dönüşebilirler.
Oysa ki asalak, üzerinde yaşadığı formu sonuna kadar sömürerek, aslında kendi sonunu hazırlar... Yiyip bitirdiği kendisidir.
not: bu tanımın "modern insan"a benzerliği bütünüyle rastlantıdır
..
Evet ekşi sözlükte bu ve buna benzer tanımlarla anlatılır asalaklık. Üretmeyen, devletin milletin üzerinde yaşamlarını sürdürenler tabiki salak değildir. Onlara asalak denir. Salaklar ise asalaklara yaşam hakkı veren bizlere denir. Her alanda, her kurumda, her an ve her durumda sırtımızda taşırız onları. Bazen gazeteci olurlar, bazen din uleması. Bazen patron olurlar, bazen bilmem ne başkanı. Say sayabildiğin kadar.




TEDAŞ'ı Limak'a gelin eder gibi hazırlıyorlar..

Bu yıl içinde özelleştirilmesi yapılan Uludağ Elektirik AŞ, ay sonunda ihaleyi kazanan Limak'a devredilecek. Şu Fenerbahçe yönetiminden tanıdığımız Nihat Özdemir'in firmasına. Burada çalışan yüzlerce insan büyük bir tedirginlik içinde. Kimin ne olacağı belli değil. Emekliliği gelenler masalarını toplamış durumda. Ama öbür tarafta buranın müdürü Volkan beyde başka bir telaş! Sanki büyük bir rahatlık içine girmiş. Lojmanlara boya badana, çevre düzeni. Sulamalar, çocuk parkları. Hepsi devletin çebinden. Limak'a kız veriyor sanırsınız! Bilmiyorum tuhafıma gidiyor. Volkan beyi yine müdür olarak göreceğiz herhalde. Başka birşey aklıma gelmiyor..


-----------
Çanakkale'de mafyalaşmak isteyenler var

Çan'da geçen bir saldırı oldu. Faillere baktık ikisi daha 18 yaşın altı. Yani çocuk bunlar. Birileri vermiş ellerine silahı sıktırıyor. Güneydoğunun taş atanları gibi. Ondan sonra, bu cahil katiller sayesinde mafya olacaklar! Yazık...


12 eylülde mezarlıklara da sandık koyulacakmış!..

12 Eylülde asılanlara ağlayan Başbakanımız ve ahalisinin ardından, Fethullan Gülen de ABD'de konuştu. Mümkünse mezarlarda yatanlar da kalkıp 'evet' oyu kullanmalı dedi. Bunu duyunca benim aklıma şu geldi. Hani sınır kapılarına koyduğumuz sandıklardan, mezarlıklara da koysak! Acaba iyi saatte olsunlar falan da oy kullanamaz mı ki!.. Hoş bizim mezarlıkta da sosyal demokratlar çoğunluktadır ama. Çanakkale için pek iyi fikir değil galiba!..