Nüfusuna oranla en çok salak ve asalak barındıran il hangisidir diye bir araştırma yapılmadı. İşte bi rahmetli Aziz Nesin'in sözü var o kadar. Geçen de yazmıştım; İstikbal Mobilya'nın patronu Kayserili Mustafa Baydok gelmiş, ÇTSO'da bizi göklere çıkarmıştı. Ve bizde inanmış, ulan neymişiz beya diye diye bir hal olmuştuk. Konuyla ilgili çok derin düşünceler üretmiş, gazete sayfalarında tartışmıştık. Şimdi bu hafta yine bir Kayserili geldi.. Vaziyet gene aynı. 'Çanakkale ekonomisi, Türkiye'ye oranla çok çok iyi' dedi Rifat bey. Sağolsun bizi mutlu etmek için elinden geleni yaptı. Ticaret ve Sanayi Odaları ve Borsaları üyelerinin aidatlarıyla yürüyen kervanı Çanakkale'yi onurlandırdı. Aidatlarını ödeyerek odaya üyelik vazifelerini yerine getiren mükellefler tarafından alkışlandı. Onur konuğu oldu. Onun burada bulunması vergi sıralamasında üst sıraları paylaşanlara büyük bir haz mı verdi; ne oldu bilmiyorum. Ama bildiğim birşey var. Kristal plaketler üzerinde isimleri yazan çoğu mükellef ve firma şuan batık durumda. Ki onlar oraya dahi gitmedi. Sıralamaya girmiş, vergisini ise ödeyememiş ve de her geçen gün yediği faizlerle borçları ikiye üçe katlanmış mükelleflerin adlarına düzenlenmiş kristal plaketleri görünce içim bir tuhaf oldu. Adeta parlak mezar taşları gibi geldi o plaketler bana...
Onun için başlığa a - salaklar diyarına döndük dedim. Bu cümlenin iki anlamı var yanlız. Birincisi 'asalaklık', ikincisi ise 'salaklık'.. Birbirini destekleyen şeyler bunlar. Asalakları bilirsiniz. Her yerde mevcutturlar. Ekşi sözlükte onları on madde de tarif edeler; Salak olmayan zeki.. çevrenizde bulunan ve karşınıza sık sık çıkabilecek bir insan türü. sizdeki herşeyi paylaşmaya hazırdır. Ama siz onun hiçbirşeyini paylaşmaz, zira, kendisi gibilere karşı hiçbirşey sahibi değildir. Enteresan bir yaşam formu.
aslında asalaklar birazcık akıllı olsa veya kaynakların etkin kullanımı hakkında öğretiler ile donatılabilse, "süper bir yaşam formu"na dönüşebilirler. Oysa ki asalak, üzerinde yaşadığı formu sonuna kadar sömürerek, aslında kendi sonunu hazırlar... Yiyip bitirdiği kendisidir.
not: bu tanımın "modern insan"a benzerliği bütünüyle rastlantıdır..
aslında asalaklar birazcık akıllı olsa veya kaynakların etkin kullanımı hakkında öğretiler ile donatılabilse, "süper bir yaşam formu"na dönüşebilirler. Oysa ki asalak, üzerinde yaşadığı formu sonuna kadar sömürerek, aslında kendi sonunu hazırlar... Yiyip bitirdiği kendisidir.
not: bu tanımın "modern insan"a benzerliği bütünüyle rastlantıdır..
Evet ekşi sözlükte bu ve buna benzer tanımlarla anlatılır asalaklık. Üretmeyen, devletin milletin üzerinde yaşamlarını sürdürenler tabiki salak değildir. Onlara asalak denir. Salaklar ise asalaklara yaşam hakkı veren bizlere denir. Her alanda, her kurumda, her an ve her durumda sırtımızda taşırız onları. Bazen gazeteci olurlar, bazen din uleması. Bazen patron olurlar, bazen bilmem ne başkanı. Say sayabildiğin kadar.
TEDAŞ'ı Limak'a gelin eder gibi hazırlıyorlar..
Bu yıl içinde özelleştirilmesi yapılan Uludağ Elektirik AŞ, ay sonunda ihaleyi kazanan Limak'a devredilecek. Şu Fenerbahçe yönetiminden tanıdığımız Nihat Özdemir'in firmasına. Burada çalışan yüzlerce insan büyük bir tedirginlik içinde. Kimin ne olacağı belli değil. Emekliliği gelenler masalarını toplamış durumda. Ama öbür tarafta buranın müdürü Volkan beyde başka bir telaş! Sanki büyük bir rahatlık içine girmiş. Lojmanlara boya badana, çevre düzeni. Sulamalar, çocuk parkları. Hepsi devletin çebinden. Limak'a kız veriyor sanırsınız! Bilmiyorum tuhafıma gidiyor. Volkan beyi yine müdür olarak göreceğiz herhalde. Başka birşey aklıma gelmiyor..
-----------
Çanakkale'de mafyalaşmak isteyenler var
Çan'da geçen bir saldırı oldu. Faillere baktık ikisi daha 18 yaşın altı. Yani çocuk bunlar. Birileri vermiş ellerine silahı sıktırıyor. Güneydoğunun taş atanları gibi. Ondan sonra, bu cahil katiller sayesinde mafya olacaklar! Yazık...
12 eylülde mezarlıklara da sandık koyulacakmış!..
12 Eylülde asılanlara ağlayan Başbakanımız ve ahalisinin ardından, Fethullan Gülen de ABD'de konuştu. Mümkünse mezarlarda yatanlar da kalkıp 'evet' oyu kullanmalı dedi. Bunu duyunca benim aklıma şu geldi. Hani sınır kapılarına koyduğumuz sandıklardan, mezarlıklara da koysak! Acaba iyi saatte olsunlar falan da oy kullanamaz mı ki!.. Hoş bizim mezarlıkta da sosyal demokratlar çoğunluktadır ama. Çanakkale için pek iyi fikir değil galiba!..