28 Ocak 2010 Perşembe

Esnaf odaları mı, geçim kapıları mı?

GİRİŞ

Eğitim seviyemiz o kadar yüksek o kadar yüksek ki; öyle eften püften işlerle ya da kurumlarla hiç ilgilenmeyiz.
Memleketi kurtarmakta üstümüze yoktur.
Solculuğun tarihi en iyi biz biliriz.
Çanakkale hep bizim kurtarılmış bölgemiz olmuştur.
Belediyeyi hiç kaptırmayız.
CHP’li olsun da isterse çamurdan olsun!
Rotarymiz, lionsumuz, rotarkımız hepsi mevcuttur.
Emeklimiz bol, öğrencimiz bol; fabrikalarımız, işçimiz kıttır..
Dedim ya, sanki üstün bir kavimden gelmişiz Çanakkaleliler olarak!..

GELİŞME

Yaklaşık iki aydır il ve ilçelerimizde esnaf odaları seçimleri yapılıyor. Ses seda yok. Bir iki odada rekabet gözleniyor o kadar. Borç dert işyeri açan, çalıştıran binlerce esnafımızın temsilcileri seçiliyor. Adını sanını bilen yok.
Öyle bir sistem kurulmuş ki; mecbur üye olduğun odanın aidatını ödersin gerisine karışmazsın. Seni kim yönetir bilmezsin!
Senin aidatlarınla kaç para maaş alıyorlar; ayda kaç kere toplanıyorlar; kaç para daha indiriyorlar cebe seni ilgilendirmez bile!..

NE YAPAR BU ADAMLAR?

Yıllardır bu koltuklarda oturan başkanlar ne yapar?
Türkiye’de ilkleri mi yaparlar? Oda yönetimlerinde ezber mi bozmuşlardır? Çağ mı atlatmışlardır?
Esnafın sorunlarını TBMM’ye mi; yoksa İl Genel ya da Belediye Meclisi’ne mi taşımışlardır?
Teşkilatlarını sürekli eğitimden geçirip bilinçli bir örgüt mü kurmuşlardır?
Soruyorum size yine oda başkanı olan ve olacak olanlar ne yapmıştır?
Gazeteciler kaç tanesinin adını bilir.
Anlı şanlı partilerimizin il başkanları, ilçe başkanları kaç tanesini tanır?
Çanakkalemiz’de, odalarında ne iz bırakmıştır zat-ı muhteremler; koltuklarında ki izden başka?

SONUÇ

Çanakkale esnaf teşkilatlarının seçimleri, ilimizin ve ilçelerimizin sorunlarının konuşulmadığı; sadece başkanlık ve yönetim kurulu üyeliklerinin paylaşıldığı göstermelik kongreler olmuştur.
Ve bu Çanakkale’ye hiçbir şey kazandırmayacaktır. Esnafın hiçbir derdine çözüm bulunamayacaktır.
Yılda bir ‘ahilik’ haftasında pilav ayran dağıtan odalar esnafın sırtında yük olmaktan öte bir anlam ifade etmeyecektir.
Eğitim seviyesi yüksek, ufku dimağı geniş; attı mı mangalda kül bırakmayan sevgili hemşerilerim, sizleri üyesi olduğunuz bu kurumlara sahip çıkmaya çağırıyorum. Bir gazeteci olarak benim elimden bu gelir; gerisi sizlere kalıyor.
Saygı ve sevgilerimle..

Sevgili UĞUR MUMCU


Sevgili UĞUR MUMCU,

Aziz hatıran önünde saygıyla eğiliyorum.

Genç işadamları büyümüş!

Biliyorsunuz Türkiye’de Genç İşadamları Derneği diye bir oluşum vardı. Çanakkale’deki adı da ‘Çanakkale Genç İşadamları Derneği’ yani ÇAGİAD’dı.
Bu dernek Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde baya aktif rol oynamıştı. Dışardan gelen bir genel sekreter bu işleri organize etmeye çalışmıştı.
Zamanın siyasi atmosferinden dolayı bu dernek son iki üç yılda baya büyüdü. Özde olmasa da, sözde bu derneğe üye olan kişiler çoğaldı.
Neyse bana hep ilginç geliyordu. Yaşları 40/50 bulan bu insanların ‘Genç İşadamları’ diye tarif edilmesi.
Sonunda bunu değiştirmişler. Artık adları Çanakkale Girişimci İşadamları ve Sanayicileri Derneği oldu.
Yeni adları hayırlı uğurlu olsun.

19 Ocak 2010 Salı

Herkese, her kuruma samimiyet testi lazım

Rus atasözünde derki; ‘İnsanı elbisesine göre karşılar, bilgisine göre uğurlarlar’ Bu sadece insanlar için de geçerli değildir aslında, kurum ve kuruluşlar da aynı şekildedir. Süslü püslü binalar, güvenlik görevli geçit vermez kapılar içindeki kurumlar da insanlara benzer. Siz karşıdan bakınca içinde bir şey var; çok önemli falan filan diye düşünürsünüz ki.. Onları tanıyıncaya kadar!
Bazıları da dışardan birşeye benzemez ama içleri dolu doludur.
Mesela devlet kurumları arasında en samimi olduklarımız güvenlik güçleridir. Karada, havada, denizde –yer altında- her yerde karşımıza çıkabilirler. Bir anda samimi oluruz. Ehliyet ruhsat lütfen!
Samimiyetin anahtar sözcükleri.
Hele maliye. Karşıdan görsek altımıza ederiz! Hergün Z raporu en samimi duygularla çıkar yazar kasadan!
Camilerimizdeki vaizlerle de samimiyizdir. Onlar bize doğru yolu gösterir. Çıkışta yardım kutusu Allah rızası için!
Hele biz Çanakkaleliler! Herkes bir biriyle kardeştir. KARDEŞİM der herkes birbirine..
Kardeşim gel bir seni öpeyim. Oradan iki adım uzaklaşınca da başlar arkadan saydırmaya!

Geçen hafta Çalışan gazeteciler günüydü. Anlam ve önemiyle samimi bir şekilde herkes kutladı. Hatta samimiyeti daha ileri götürenler bile oldu. Dardanel Şirketler gurubu başkanı Sayın Önen Gazeteciler Derneğine üye oldu.
Milletvekilimiz Ahmet Küçük TON TV’ye çıkıp samimi itiraflarda bulundu. “Ben artık sokaklarda gezemez oldum” dedi.
Ben olsam ona sorardım; niye ki siz iktidar milletvekili misiniz Sayın Küçük!
ÇASİAD Başkanı Hüseyin Yalman bu genel kurulda aday olmayacağını, gençlerin önünü açmak istediğini samimi duygularla açıkladı.
AKP Belediye Meclis Üyesi Hakan Vural rahmetli Türkan Saylan’ın adının çayhaneye – belediye sosyal tesisleri – verilmesinin samimiyetsizlik olduğunu, samimi olarak beyan etti.
Belediye Başkanı ülgür Gökhan 2010 + yılların artık Çanakkale için kültür sanat ve bilim yılları olacağını açıkladı.
En önemli proje ise ‘İskele meydanı düzenlemesi’
Biliyorsunuz geçen yıl bu konuda önemli bir adım atılmış ve ortada bulunan havuzun içi toprakla doldurulup içine çiçek ekilmişti.
Vali bey günlük gazeteleri dolaştı, samimi beyanatlar verdi.
Bizi Amerikan şirketlerinin tekeline giren sigaradan uzaklaştırmak için yasak getiren ve yeni Amerikadan yayılan domuz gribine karşı amerikan aşılarıyla bizi korumaya çalışan Sağlık Bakanlığı çalışanlarının samimi itiraflarının kulaklarımızda yankılanışı..
Samimi bir şekilde giden 2 milyar liracık aşı parasının boşa gitmediğini söylediler.
TEDAŞ işçileri emekli dilekçelerinde çok samimi olduklarını söylediler.
Tekel işçilerini unutmayan samimi duygularla desteklerini ilettiler.  
Gazeteci arkadaşlarımız, Çanakkale’nin rahmetli duayen gazetecilerini mezarları başında samimi duygularla andılar.
Onların bir araya gelerek kurmayı başaramadığı Gazeteciler Derneği’ni canlandırmanın gururuyla dualarını ettiler.
İşte ben de bu hafta bu kadar samimi olay ve insan karşısında ne yazacağımı şaşırdım. Birini yazsam öteki alınır diye bütün samimileri alt alta dizmek zorunda kaldım. Unuttuklarım varsa onlardan özer dilerim.
En samimi duygularımla…

Doğanlar zor durumda

Uzun yıllardır borçlarıyla başa belada olan Dardanel’den sonra, DOĞTAŞ mobilyadan da kötü haberler gelmeye başladı. MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurumu) tarafından geçtiğimiz yıl muhasebe kayıtlarına el konulan DOĞTAŞ’a 22 milyon lira vergi cezası tahakkuk ettirildiği; Doğanlar’ın da bu ceza karşısında mahkemeye gittikleri gelen haberler arasında. Uzun yıllar kredi ve teşvik ergumanıyla büyümeye çalışan DOĞTAŞ’ın bu cezayla epey yıpranacağı kesin. Ancak yine duyumlarım, firmanın yerli ya da yabancı bir ortak arayışında olduğu. En son çözümün ise firmanın isim hakkıyla beraber fabrikayı elden çıkarması. Allah yardımcıları olsun.


9 Ocak 2010 Cumartesi

Haftanın karnesi...

Ülgür GÖKHAN
Çanakkale Belediye Başkanı
Belediye Meclisi’nin kültürünü ve görgüsünü yükseltmek için Paris’i anlatırken; Çanakkale’nin Atatürk Mahallesini gören var mı diye sormayı unuttuğu için........................................................................ 1


Mehmet ÖZKAN
Biga Belediye Başkanı
İkinci dönemde oturduğu belediye başkanlığı koltuğunda, kurumunda ortaya çıkan onca olumsuzluğu düzelteceği yerde, Biga Şoförler Odası seçimlerini düzeltmeye kalktığı için ......................................0


Kızılay Derneği
Camilerde para toplamayı adet edinen bir milletin çocuklarını da boşta bırakmamak için, kumbara yaptırarak okullarda para toplamaya kalktıkları için........................................................................................ 0


Rıdvan UZ
MHP İl Başkanı
GESTAŞ’a gönderecekleri bir üye için aylarca kamuoyunu meşgul ettikleri; üç kuruşluk bir işi eline gözüne bulaştırdıkları için........................................................................................................................... 0


17 Gençlik ve İntepespor
Düzenledikleri geceyle Çanakkale’nin birlik ve beraberlik duygusunun ne kadar kuvvetli olduğunu ve de böyle bir gecenin herkes tarafından özlendiğini ortaya çıkardıkları için ......................................................10


Karnenin sözü


İnsan yalnız kalbiyle tam görür, esaslı olan şeyler gözle görülmez.
s.exuprey

Ülgür Gökhan’ın haline acıyorum


Paris gezisinden döndükten sonra epey keyifli olan Belediye Başkanımız Ülgür Gökhan’ın hali beni üzüyor. Bir yanda CHP içindeki gruplaşma, bir yanda Hakan Vural’ın tavırları.. Ülgür Gökhan’ın sağlığını bozacak diye düşünüyorum.
Hadi diyelim, CHP grubu bir şekilde yola gelir. Ama konuşmayı ve iğnelemeyi çok seven Hakan Vural nasıl yola gelir onu bilemiyorum. Çünkü Hakan Vural ÇASİAD Başkanlığı yaptığı dönemde de mikrofonu eline adlımı bir daha bırakmazdı. ÇASİAD gecelerinde sunuculuğu da o yaparda, takdimi de.
Bir de kendisi daha belediyecilik konusunda acemi. Çoğu şeyi bilmiyor. Eğer bir de bazı püf noktaları öğrenirse yandı ortalık.
Ben televizyonda AKP’de belediye meclisinde ağabeylik yapacak, deneyimli bir siyasetçi yok dediğimde çoğu insanın kafasında canlanmadı bu günler! 
Allah herkese sabır versin; başta da Ülgür Gökhan’a tabii.  

Çalışan gazeteciler günümüzü kutlarken

Çalışan gazeteciler günümüzü iki gün öncesinden itibaren herkes kutladı. Kimisi faksla, kimisi mektupla kolay gelsin dediler. Memnun olduk, mutlu olduk. Çalışamayan arkadaşlarımız geldi aklımıza, işten atılanlar, iş bulamayanlar.
Yine çalıştığı halde asgari ücretin bile altında maaşlar alan; onu da zamanında alamayan arkadaşlarımız.
Mesleki olarak hor görülen, bir yemeğe tavlandığı sanılan arkadaşlarımız. Çanakkale’de neredeyse ‘başa bela’ olarak görülen onlarca gazeteci arkadaşım var. Gazete patronlarının paradan başka bir şey düşünemediği bir çarkın içinde yuvarlanıp giden arkadaşlarım.
Özgürlüklerinin üç kuruş paraya satıldığı bir alanda emek harcayan arkadaşlarım.

Evet gazetecilik zor bir meslek. Ama mesleği yaparsanız zor. Yoksa adınız gazeteci, işiniz tüccarlıksa hiç de zor değil. Övülecek, yerlere göklere sığdırılamayacak çok insan ve kurum var.Yaz yazabildiğin kadar.
Perdede birbirlerinin kafasına vuran Hacivat ile Karagöz’ü anlat doya doya!.
Millete eğlence lazım.
Çalışan, çalışmayan tüm gazeteci arkadaşlarımın günü kutlu olsun.

Haftanın karnesi...

Kadir BAŞOL
Ömer Mart İ.O. Müdür V.
Geçtiğimiz dönemde müdürlük yapan Hakan Özkaya’da yaşanan sıkıntılardan ders almamışçasına, görev döneminde velilerin en hassas olduğu birinci sınıflarda yaşanan sorunun valiliğe kadar  aksetmesine neden olduğu için ...........................................................................0

Üni AKGENÇLİK
ÇOMÜ Öğrenci Topluluğu
Üniversite gençliği olarak en doğal hakları olan düşünme ve söz söyleme yetilerini, kuruldukları günden bu yana hiçbir eyleme imza atmazken; Sabih Kanadoğlu gibi bir hukukçuyu protesto etmek için kullanmayı uygun buldukları için ..................................................................................1

Mehmet DANİŞ
Çanakkale Milletvekili
Milli Prodüktivite Merkezi’nin ücretsiz olarak sunduğu ‘Kentlerin verimliliğini artırma’ projesinde Çanakkale’yi öne aldırmayı başardığı için.................................................................................. 9

Ülgür GÖKHAN
Çanakkale Belediye Başkanı
İlk döneminde trilyonları gömdüğü alt yapı işinin sonunda, müthiş bir yağmura rağmen kentin hiçbir yerini su basmamasının sevincini Çanakkalelilerle paylaştığı ve hatırlattığı; yine bundan sonra Çanakkale’nin Paris’i örnek alacağı bir gelişime adım atmaya hazırlandığı için .........9

Çanakkale Belediyesi
Yol ve Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü
Defalarca uyarmamıza rağmen şehrin muhtelif kaldırımlarına yerleştirdikleri mantarlarla vatandaşların arabalarına hasar vermeyi sürdürdükleri için...................................................... 0

Karnenin sözü

Sevgi kalbinize orada kalması için konmadı. Sevgi onu başkasına verene kadar sevgi değildir.
Anonim


Aspava(Allah Sağlık, Bereket, Aşk, Versin, Amin..!)

Çanakkale’de kuzu tandır gibi ya da haşlama tarzında yemek yapan pek fazla yer yok. Ancak, KALİNKA diye yeni bir resteaurant açılmış. Et yemeklerinin çok güzel olduğunu söylediler. Ben gitmedim. Et yemeği meraklılarına tavsiye edilebilir diye düşündüm. Yılbaşına nerede gireceğiz derdine ise çözüm bulabilmiş değilim. Tavsiyesi olan varsa beklerim. 

Dünya gazetesiyle hiçbir ilişiğim kalmadı

Beş yıldan bu yana temsilciliğini yürüttüğüm ekonomi gazetesi Dünya ile Eylül ayında beraberliğimiz sona erdi. Bu dönemde bana destek olan herkese çok teşekkür ediyorum. Dünya gazetesini sadece benim hatırım için alan çok sayıda abone olduğunu iyi biliyorum. Onun için duymayanlara bu konuda bilgi vermek istedim. Dünya gazetesini dağıtan Mehmet Aşkın Ünal arkadaşımız Kamuoyu gazetesini de dağıtmaktadır. Sadece bu bağlantı mevcuttur. 

‘Verimli’ yönetici bulmanın keyfi başka

Bu gün övünme günü. Çünkü taa Ankara’dan gelip yöneticilerimizi öven bir adamı dinledik iki gün önce. Şimdilik adı Milli Prodüktive Merkezi olan ama kısa bir süre sonra, Verimlilik adını alacak kurumun Genel Sekreteri Kerim Ünal’dan Çanakkale Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Tezcan, Valimiz Abdülkadir Atalık’a övgü dolu sözler. On yıldan bu yana ciddi çalışmalarla Türkiye’nin hem merkezi, hem de lokal düzeyde verimli bir hale gelmesi için çalışan kurumun başkanından yöneticilerimiz için övgü dolu sözler duymak hoşumuza gitti. Bu övgünün ‘verimlilikten’ anlayan birisi tarafından yapılması da güven duygumuzu arttırdı. Ne güzel.
Kerim Ünal’ın Ankara’da tanınan ve sevilen valimiz Atalık’ı ‘Plancımızdı’ diyerek tarif etmesi çok hoştu. Böyle bir valiye sahip olmak; dönem itibariyle daha da güzel olacak düşüncesi oluştu kafamda. Vali Atalık’ın ise konuşmasında verdiği mesaj daha da güzeldi. Biz yönetiriz, biz emir veririz; gerisine bakmayız düşüncesinden uzak duruşunu beyan etmesi hoştu. İnsan haklarının ve onurunun; saygı ve sevgiyle yönetmenin; birlikte yönetmenin mesajını veren Vali Atalık mütevaziliği ile de göz doldurdu.
‘Kalebodur’un memurundan oda başkanı olur mu?’ diye burun kıvırdığımız; ancak sandığımızdan uyanık çıkan ve ikinci kez bu koltuğa oturan İlhami Tezcan’ın aldığı övgüler de güzeldi. Madencilik sektöründe neredeyse duayen diyebileceğimiz bir yöneticilik kariyeri edinen Tezcan’ın Ankara ayağının da çok sağlam olduğunu görmüş ve de duymuş olduk.
Galatasaray Lisesi mezunu olması sebebiyle övgü alan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, verimlilik yarışına belediyeden başlamak istemesi de takdire değerdi.
Benim ‘balıktan iyi anlıyor ama, insandan pek değil…’ diye azıcık eleştirdiğim Oda Meclis Başkanımız Niyazi Önen’i de es geçmeyelim. Kendisinin oda bulunması bile havayı değiştirmeye yetiyor bence.
Evet bu dönem Çanakkale için planlama ve ileriye dönük kararlar alma zamanı. Bunun için de bütün çalışmalar yapılıyor. Verimlilik araştırması da bu acıdan çok isabetli bir döneme denk geldi.
Kamu ve özel kurumlarımızın en verimli bir şekilde çalışması; sağlamlaşması hepimize güven verir.
Bu acıdan pozitif düşünen, pozitif elektrik veren yöneticilerimle Çanakkale birazcık olsun yerinden kımıldayacaktır.
Bunda emeği olan herkese teşekkür ediyorum.

Aspava(Allah Sağlık, Bereket, Aşk, Versin, Amin..!)

Geçen hafta başlatmıştık bu bölümü. İlgi çekmiş onun için de baya istek aldı. O zaman devam edelim. Size bu hafta çok ilginç bir yer tavsiye edeceğim. Eğer yolunuz Gönen’e ya da Bandırma tarafına düşerse keyifle yemek yiyebileceğiniz bir balık lokantası. Biga – Bandırma yolunda, Gönen çatına gelmeden önce Musakca Köyü var. Ana yoldan aşağıya, deniz kenarında çok şirin bir balık lokantası. Ailecek işletiliyor. İşte burada ‘sütte balık’ size ısrarla öneriyorum. Geçen gittiğimde Balıkesir valisi dahi ordaydı. Kır evi yapısında bir mekan. Denize sıfır. Birde denize alışmış ördek sürüsü var ki seyrine doyum olmuyor. Yalnız gitseniz bile sıkılmazsınız. 

Avrupa Birliği’nin çöp kamyonları!..

Biliyorsunuz Çanakkale Avrupa standartlarında bir çöplüğe kavuştu. Çünkü 18 milyon euro para verdiler. Bu parayla çöp deponi alanı yapıldı, çöp bidonları yaptırıldı, arabalar alındı. Bir birlik kuruldu. Seçimi kaybeden Çardak eski Belediye Başkanı da işin başına geçti. Her şey buraya kadar güzel oldu. Ancak benim dikkatimi çeken bişey var; bu yeni çöp arabaları sokaklara sığmıyor. Ana caddelerde bir sorun yok ama, sokak içlerine girmesi bir dert, dönmesi bir dert, çıkması bir dert. Galiba her şeyi Avrupa Birliği’ne göre seçmemiz gerekiyor. Ne dersiniz? Avrupa Birliğe karşıtlığı mı yapıyorum yoksa! 

Dört bir koldan denetleniyoruz!

Türkiye’nin diğer illeri ne durumdadır bilmiyorum. Ama Çanakkale adeta dört bir koldan denetleniyor. Sigara Yasağı denetçileri, eski adıyla SSK Müfettişleri, Maliye Denetmenleri, Çanakkale’nin dört bir yayındaki onlarca mobese kamerası, trafik polisleri, Belediye zabıtaları. Bunların fahri müfettişleri! Şikayet, ihbar, ceza ceza..
Bir arkadaşım Küçük Sanayi Sitesinde gördüğü olayı anlattı. 5-6 işçinin çalıştığı işyerine gelen SSK Müfettişleri patronu ve orada çalışanları sorguya çekiyor. Kim kimdir, ne iş yapar, sigortalımıdır değil midir vs vs.. Bu sırada patron zıvanadan çıkıyor; işçilere dönüp ‘Hepinizi kovdum. İş falan yok bundan sonra. Gidin bunlar size iş bulsun’ diyor. SSK Müfettişlerine de ‘Hadi bunların maaşlarını ödeyin bakalım. Ben 20 senedir bu adamlara iş veriyorum. Hiç bu zamana kadar gelip de, - bunların maaşlarını ödeyebildin mi? Bir derdin var mı? – diye geldiniz mi?’
İşçiler şaşkın, müfettişler şaşkın!
Adamlar çantalarını kapatıp, yavaşça dükkandan ayrılıyorlar.
Milyonlarca işsiz insanımızın yarı aç yarı tok yaşam mücadelesi verdiği Türkiye’de asgari ücret beş yüz kusur lira; devletin aldığı vergi üç yüz lira! Hangi akla, hangi mantığa uyduracaksın. Zamanında oy uğruna kırk yaşına gelmemiş insanları emekli etmişsin. Şimdi ne yapacağını bilemiyorsun!
Evet bir haftadır Çanakkale’de SSK müfettişlerinin dolaştığı söyleniyor. İnsanlarda bir tedirginlik. Vergi memurunu görenin zaten şuuru bozuluyor!
Üstüne bir de sigara denetmenleri! O estetikten uzak, ucube gibi kartonu işyerinin en görünür yerine asacaksın. Dükkanın estetiği bozulurmuş, kafeteryanın şekline rengine uymazmış falan yok! Asacaksın; sigara içilmez burada diyecek. Sanki kimse bilmiyor.
Millet kan ağlıyor. Çanakkale’deki icra dosyaları 20 bini geçmiş. İlçeleri bilmiyoruz.
Kime sorarsanız sorun işler bozuk. Öyle negatif düşünmekten falan değil gerçekten bozuk. Bir tek meslek örgütü hariç; avukatlar.
Çok şükür onların işleri iyi. 20 bin icra dosyası ne demek!
Bu mesleğin cilvesi onlar ne yapsın. Çanakkale Barosu’nun resmi internet sitesine girerseniz görürsünüz. Dikkatimi çekti; reklam mı aldılar bilmiyorum. Haberler kısmında tek bir buton görüyoruz. ‘2010 yılı Yılbaşı Programı’ diyor ve ardından ‘2010’a İris Motel’de girelim’ yazıyor. Ve devamında menü, sanatçılar falan filan. Sizin için menüye de baktım, merak ederseniz siz de bakın, motelin özelliği bütün ürünler organik. Ana sıcak da kestaneli hindi.
Ne diyelim, biz açız diye onlar da aç duracak değil ya!
Avukatlar kızmasın, derdimiz onlarla değil tabi ki.  
20 bin icra dosyası; 80 bin Çanakkale nüfusuna göre çok büyük bir rakam. 20 bin kişi deseniz, bunların birde yakınlarını falan işin içine katsanız kaç bir hane eder bilemiyorum. 80 bin nüfusun yarısı bir şekilde etkileniyordur herhalde.
Yeni yılda trafik cezalarından da haberiniz vardır inşallah. Ona göre öyle rahata geçmek yok; hep hazır olda duracaksınız!
Son bir şey daha söyleyeyim. Bu iktidar geldiğinden beri ‘af’ ya da ‘faiz indirim’ demek daha doğru bir çok borçta taksitlendirme yaptı. Yedi yıldan bu yana insanlar elinde avucunda ne varsa ödediler. Eminim, son 50 yılın en uslu dönemi, en cefakar dönemini yaşadık. Ama ne oldu. Hiç! Elde var sıfır, düzelen bişey de yok ortada.
Allah yardımcımız olsun…

Haftanın karnesi...

Çanakkale Memur Sendikaları Başkanları
25 Kasım’da gerçekleşen kitlesel eylem öncesi hazırlıkları en iyi şekilde gerçekleştirdikleri gibi, eylem günü de üyelerine gerekli moral ve motivasyonu sağladıkları ve de seslerine en iyi şekilde duyurdukları için ..........10

Ömer Faruk MUTAN
Kepez Belediye Başkanı
Farklı kişiliğiyle her zaman takdir topladığı gibi; bu yapısını belediye başkanlığında da sürdürdüğü ve kendi alanın dışında olan konularda da – TMO’nun arazisinin ÇÖMÜ Tıp Fakültesi’ne devri – doğru gördüklerini seslendirmeyi ve de kamuoyu yaratmayı ihmal etmediği için 10

Abdurrahman KUZU
Çan Belediye Başkanı
Çan’ın 20 yıllık Başkanı Ali Sarıbaş’ın yerine geçmeyi başardığı için takdir toplarken, makam odasında yaptığı değişiklikle 20 yıllık başkana taş çıkarttığı – yenileme meblağının 150 bin TL’yi bulduğu söyleniyor – ; koltuk takımı derken neredeyse tüm katı yenilediği için.................................................................................... 3

ÇTSO Yönetim KURULU
Türkiye’de binlerce insanın bir gecede battığı ve fakirleştiği dönemde, ancak kendisini kurtaran ve birikmişlerini dolara geçiren  etkili ve yetkili o dönemin siyasetçisi Gazi Ercel’i Çanakkaleli iş adamlarıyla buluşturdukları; ancak bu kurnaz ekonomiste bu ince detayları sormayı unuttukları için.......................... 0

ÇTSO MECLİSİ
Bir elin parmaklarını geçmeyen sanayicisi; gittikçe tıkanan ticaret erbabından oluşan Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası meclisinde açık açık konuşulması gereken konuları görmezden gelerek; günah keçisi gibi gördükleri OSB’den başka bir şeyi eleştirmeyi akıl etmedikleri için ......................................................0

Karnenin sözü

Ölür ölmez unutmak istemiyorsanız, ya okumaya değer eserler yazın ya da yazılmaya değer işler başarın.
B. Franklin

Sigara yasağına pahalı çözüm!

Sigara yasağı, Türkiye’nin gündeminin “tıklım tıklım” olduğu günlerde bile, toplumun hemen her kesiminden büyük destek gördü.
Öyle ki, yirmi yıl önce şehirlerarası otobüslerde öksürerek yolculuk yapan o zamanın çocuklarından tutun da, girdiği bir kahvede soluk alamayan günümüz gençlerine kadar bir çok insan, bu yasağı “insani” bir yaklaşım olarak gördü.
Birkaç sigara tutkunu “özgürlük” falan diyecek oldu, ama genel
kabul görmedi.
Dünyanın bir çok “ileri” ülkesinde de benzer yasaklar, hiç taviz verilmeden uygulandığına göre, bizde de uygulanması normal ve gerekliydi.
Buraya kadar olanlar ayakta alkışlanacak bir “toplumsal” bilinç yarattı.
Millet, içeride başkasını zehirleyeceğine, dışarıda zatüree olmaya razı oldu.
Sırtları ısınırken, zatüreeden “yırttılar”, ama ayaklar ısınmadığı için böbrekler sıkıntı yaratmaya başladı.
Elektrikli “spot” ısıtıcıların satışı tavan yaptı.
Ama işin burada biteceğini sanmak da “saflık” olurdu.
Tıpkı domuz gribi aşısı gibi...
Eskiden, ülkenin herhangi bir yerinde “kolera” gibi bir salgın tehlikesi başgösterse, hastanelere bir iki kolera vakası düşse, hemen “yayın yasağı” ve yalanlama gelirdi.
Domuz gribinde tersi bir eğilim olması da haklı bir kuşku yarattı.
Sigara yasağı da, yukarıda da belirttiğimiz gibi, gündemin en başına oturduğu günlerde, Türkiye’nin çok ciddi sorunları olduğu halde kendini
kabul ettirdi.
El birliğiyle gündemde tutuldu.
Sağlıkla ilgili önemli bir aşamadan geçiyordu Türkiye...
Yaz günleri olduğu için de sıkıntı yine fark edilmedi. “Sindire sindire” insanlar kapalı mekanlarda sigara içmekten uzaklaştırıldı.
Ancak, ekonomisi tıkanmış bir ülkenin küçük esnafı olarak hayatta kalmaya çalışan kahveler, barlar ve benzeri mekanlar çözüm aramaya başladılar.
Bazı yerler yasağı delmenin yollarını buldu, bulmaya çalıştı.
Camlı bölmeler yaratarak, sözümona dört tarafı da kapalı mekanlar yarattı ve sigara içimini buralara taşıdı.
Kimilerinin buna gücü yetmedi, ısıtıcıları sokağa taşıdı vb...
Şimdi sıkı durun:
Ortalıkta, üzeri zor kapatılacak bir dedikodu dolaşıyor.
Son yedi yıldır her dedikodunun hayata geçirildiği bir ülkede yaşadığımızı unutmadan okuyun.
Kahve, bar gibi “sigaraya” dayalı işletmelerin zor durumda olduğuna karar veren hükümet, bu mekanlarda (ama şimdilik yalnızca bu tür mekanlarda) kullanılmak üzere hava temizleme makineleri ithal etmeyi düşünüyor.
Bu makinelerden kapalı mekanlarına alan müesseseler, sigara yasağından muaf tutulabilecek.
Şimdilik buna yasa izin vermiyor, ancak yasa değişikliği bu hükümet için sorun değil. Özellikle de GDO’lu gıdalarda olduğu gibi, gece yarısı hiç sorun değil.
Nasılsa uykuda olan bir muhalefet grubu var.
Şimdi daha da sıkı durun:
Bu makineleri sizce kim “ithal” edecek?
Onu da biz söylemeyelim, en iyisi bekleyip görmek.
Bizden sadece söylemesi. Odatv.com

Not: Domuz gribi aşısıyla Erdoğan’a toslayan Sağlık Bakanı Reçep Akdağ yasağın delinmesine karşı taviz vermezken, burada yapacak birşey bulabilir mi bilemiyoruz. 

Aynı kabın içinde sıkışmış Çanakkale!

Hep söylerim Çanakkale farklı bir yerdir diye. Altında erenler yatır. Üstünde bir avuç insan tepişir durur!
Yukardan baktığınızda bir çanak gibi çukur duran ilde söz hakkı olan ya da söz söylemeye çalışan çok az insan bulursunuz.
İşte geçtiğimiz hafta Ticaret ve Sanayi Odası’nda yine bildik sözleri duyduk. Sanayicisi olmayan, ticareti marık Sanayi ve Ticaret odası’nda meclis üyeleri dertlerini anlatmaya çalıştı.


Haftanın karnesi...

Vefa BARDAKÇI – Milli Eğitim Müdürü
İlhan GÜNEY – Sağlık Müdürü
Mehmet GÜNAY – Gazi İ.Ö.O Müdürü
Çanakkale kamuoyunun hassasiyetle takip ettiği Domuz gribi hastalığı konusunda duyarlı davranış göstererek basit gribal enfeksiyon olarak görülen tanıları bir kenara bırakıp, çocukların boğaz salınımlarını İstanbul’a tahlile göndermeyi ihmal etmedikleri ve çıkan sonucu göre en hızlı şekilde okulu tatil etme kararıyla önemli bir refleks gösterdikleri için .....................................................................................................................10

Vakıflar Bölge Müdürlüğü
Çanakkale’de kendi binaları olduğu ve de kira ödemedikleri halde bir memur bulundurma zahmetine katlanmadıkları gibi, yüzlerce insanı Balıkesir yoluna mahkum ettikleri için ve yine yıkılacak dedikleri binayı tekrar kiraya vermeye başlayarak ne yaptıkları anlaşılmadığı için............................................................ 0

Erhan YAVUZ
MHP İl Genel Meclisi Üyesi
Lapseki bölgesinde yapılan kamulaştırmalarda gördüğü tutarsızlıkları hiç çekinmeden yüksek bir sesle sorduğu ve takibini yaptığı için .........................................................................................................................10

Tahir Demir
Vali Yardımcısı
Bir süredir yönetiminde bulunduğu Terzioğlu Vakfı’nda kendi insiyatifi dışında hiçbir düşünceye meydan vermediği ve bu konuda dediğim dedik tavrını ısrarla sürdürdüğü için .....................................................3

Karnenin sözü

Uzun bir tartışma iki tarafın da haksız olduğunu belirtisidir.
VOLTAİRE

Domuz değil, ‘kır danası’

Ticareti çok az yapılsa da bölgemizde ‘kır danası’ olarak adlandırılan Domuz avcılığı oldukça yaygındır. Köyde doğup büyüyen eli tüfek tutan herkes için bu avlanma gayet doğaldır. Çünkü kır danası mahsule oldukça zarar veren bir hayvandır. Bunu herkes bilir. Ancak bilmediğimiz bu kır danasına düşkün çok insanın da olduğu gerçeğidir. Bu hastalık mevzusu açılalı beri bu konuda büyük bir çelişki yaşamadım desem yalan olur. Çünkü butları ve sırt etlerinin tadını ballandıra ballandıra anlatanları dinledikçe, bende ‘(domuz=) yerine kır danası demeye başladım. Hadi hayırlısı, bizim kır danalarında masumdur herhalde. Seneye başka bir gribal enfeksiyon hayvanı çıkar nasıl olsa. 

Terzioğlu Vakfı çok önemli

Terzioğlu Vakfı yıllardır üzerinde hassasiyetle durduğum kurumların başında gelir. Halen yönetiminde bulunan en kıdemli üye Özel İdare eski Müdürü İbrahim Mersin’in emeklerini iyi bilirim. Şuanda 750 öğrenciye burs sağlayan bu vakfın gelişmesinde; para kaynaklarının çoğalmasında büyük katkıları vardır. Vakfın geçmişini bilmeyenler için; günümüz koşulları ve gözüyle değerlendirme yapacak olursanız yanlış olur. Vakıf Çanakkale ile birlikte büyümektedir. Yıllarca buğday tarlası, hayvan otlağı olarak kullanılan araziler üzerinde şimdi işyerleri, konutlar yükselmekte. Bunlar hep aşama aşama gerçekleştirilmiştir. 750 öğrenci sayısı da aynı şekilde büyümüştür.
Şimdi yaklaşık bir yıldır Vakıf yönetiminde bulunan Vali Yardımcısı Tahir Demir’in “günün koşulları ve hakkaniyet ölçüsüne göre yeniden bir ayarlama” yapma düşüncesine gelelim. Öğrencilerin sigara içmemesi mevzusunu falan bir kenara bırakıyorum. Tahir Beyin valilik binasında kül tabaklarını toplattığını da bilirim. Bu konudaki tavrı, milletin cebinden sigara paketlerini toplayan Başbakan Erdoğan ile tutarlıklık göstermektedir.
Ancak kiracılara, “siz çok para kazanıyorsunuz. Yeni anlaşma yapacağız. Kiralar artacak” demesi de hassas bir konudur. Şimdi Kipa gibi bir devin üzerinde oturduğu tarlaya on yılda 900 bin lira (eski parayla 900 milyar) ödeyen Niyazi Önen’in, değişen koşullarda bir artışa razı gelmemesi kanunu olarak hakkı olabilir. ( - Bu arada Niyazi beyi konuşmak için aradım. Ancak teknolojiyi yakından takip eden birisi olarak yeni aldığı cep telefonunun tanımadığı numaraları açmadığı için görüşme imkanı bulamadım. Benim numaram eski bir numara olduğuna göre tanımadıkları arasında kaldığımızı da bu sayede öğrendik. Canı sağolsun. Benim numaramı – yada beni- tanımasa da bir gazeteci olarak ben işimi yaparım -) Konuyu dağıtmadan devam edersek, Önen o boş tarlaya para kazanmadan 900 bin lira ödemiştir. Şimdi ise neredeyse para basan Kipa’dan yaptığı sözleşmeye göre bilmediğimiz bir meblağı almaktadır. Ancak bu durum bugün için geçerlidir. Eğer geçen yıl Forum kurulmuş olsa şimdi inin cinin top attığı Tansas’a benzememesi imkansız da değildir. Kipa açılana kadar İlhan Doğan’ın kiraladığı DOĞPA iş merkezi de iyi paralar kazanmıştır. Benzer örnektir.
Bir de işin başka bir boyutu daha var. Dardanelspor A.Ş. her ne  kadar Niyazi Önen’e ait bir şirket te olsa, sosyal yapıda yer alan bir kurumdur. Bu acıdan Kipa’dan kazandığı paraların gittiği yer de bellidir.
Yine ÇAN-KA şirketinin işlettiği öğrenci yurduda bu alanda örnek gösterilen bir kurumdur. Vakfa ödediği kiraların yanında, indirimli ya da ücretsiz barındırdığı öğrencilerle ayakta duran bir şirkettir.
Son nokta olarak diyeceğim şu; Vakıf aylık 100 bin lira gelirle belli bir aşamaya gelmiştir. Toki içindeki 200 konutla bu meblağ daha da artacak, gelecek sene daha çok öğrenciye burs verebilme olanağına kavuşacaktır. Önemli olan geçmişten gelen 33 kiracının sağlıklı bir şekilde kiralarını ödemeleri, diğer yükümlülüklerini yerine getirmeleridir. Vakfın sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam etmesidir.
Evet bu haftalık bu kadarıyla yetinelim.